X
    Categories: Gündem

22.Barış Nöbeti: Toplumsal Barış İçin Halk İradesine Saygı Gösterilsin

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından her ayın ilk cuma günü Barış Nöbeti düzenleniyor. Bu ay düzenlenen Barış Nöbetinin 22.buluşması “Toplumsal Barış İçin Halk İradesine Saygı Gösterilsin” sloganı ile gerçekleşti. 

İHD Diyarbakır Şubesi’nde tutulan nöbete; hak savunucuları ve sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı. Yapılan basın açıklamasını İHD Diyarbakır Şubesi Başkan Yardımcısı Suzan Mehmetoğlu okudu. 

Türkiye toplumunun  otoriter rejim uygulamalarının baskısı altında kalmaya devam ettiğini ifade eden Mehmetoğlu şunları söyledi;

” Otoriter rejimin tahkim edilmesinde 19 Ağustos 2016 tarihi önemli bir yer tutmaktadır. İktidarın otoriter rejimi tahkim etme niyetini apaçık gösterdiği bu tarihte, yani 19 Ağustos 2016’da belediyelere kayyım atanmasının yolunu açan 411 Sayılı Torba Yasa tasarısı TBMM’den geçirilmek istenmişse de, TBMM’den istediği sonucu çıkaramayan iktidar, halk iradesini yok saymak için 1 Eylül 2016 tarihli 674 Sayılı KHK ile 5393 Sayılı Belediye Kanununun 45. maddesinde değişiklik yaparak belediyelere kayyım atama yetkisi almış, aynı zamanda belediyelerin taşınır mallarına el koyma ve çalışanlarını görevden uzaklaştırma yetkisini de valilik ve kaymakamlıklara vermişti.

İktidar kayyumu “terör” kavramı üzerinden meşrulaştırıyor

674 Sayılı KHK, 10.11.2016 tarihinde TBMM’de kabul edilerek ve Resmi Gazete’de 24.11.2016 tarihinde yayımlanarak 6758 sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun” haline getirilmiştir.

Sözünü ettiğimiz 674 sayılı KHK’ye dayandırılarak 2016’da DBP’li toplam 95 belediyenin eş başkanları görevden alınarak yerlerine o yerlerin mülki amirleri olan vali ve kaymakamlar kayyım olarak atanmıştır. Kayyım atama hukuksuzluğunu ‘terör’ kavramı üzerinden meşrulaştırmak isteyen iktidar temsilcileri, 31 Mart 2019 yerel yönetim seçimlerinden sonra da kayyım politikalarına devam etmiştir.

31 Mart 2019 yerel yönetim seçimlerinin ardından, 19 Ağustos 2019 tarihinden itibaren İçişler Bakanlığı’nın kararıyla 3’ü büyükşehir, 5’i il, 33’ü ilçe ve 7’si belde belediyesi olmak üzere toplam 48 HDP belediyesine kayyım atanmıştır. Kayyım atanması demokratik olan tüm hak ve taleplerin askıya alındığını bir kez daha ortaya koymuştur. Yurttaşların temel hakkı olan seçme ve seçilme hakkı bir kez daha gasp edilmiştir. HDP’li 48 belediyeye kayyım atanması 4,5 milyonu aşkın yurttaşın iradesinin iktidar tarafından kabul görmediğini göstermiştir.

Devlet Van’da halk iradesi karşısında geri adım atmıştır

31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerde Van halkının yüzde 55.48 oyunu alarak Van Büyükşehir Belediyesi başkanı seçilen Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının iadesi kararı hukuka aykırı bir şekilde ortadan kaldırılarak Van halkının iradesi yok sayılarak kayyım atama girişiminde bulunulmuştur. Ancak İradesine sahip çıkan halkın geri adım atmaması üzerine Devlet halk iradesi karşısında geri adım atmış ve Mazbatayı seçilmiş belediye başkanına vermek zorunda kalmıştır. Görmekteyiz ki Devlet Kayyım politikasından vazgeçmiş değildir.

03.06.2024 tarihinde İçişleri Bakanlığı kararı ile Hakkâri Belediye Eş başkanı Mehmet Sıddık Akış’ı görevden uzaklaştırılmıştır. Görevden uzaklaştırmanın üzerinden 2 gün sonra Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi, görevden uzaklaştırılan Mehmet Sıddık Akış hakkında yasa dışı örgüt yöneticiliği suçundan 19 yıl 6 ay hapis cezası vermiştir.10 yıldır devam eden kovuşturma sonucunda tam da Mehmet Sıddık Akış’ın görevden uzaklaştırılmasının üzerinden 2 gün geçmeden hakkında ağır bir ceza verilmesi yargının ne derece iktidarın güdümünde olduğunu açıkça göstermektedir. İçişleri Bakanlığı görevden uzaklaştırma kararının gerekçesinde soyut olgular üzerinden hareket etmiş, örgüt yöneticiliği, tehdit gibi Yargının görev alanına giren gerekçeler sunmuştur.  Yargılama erki yerine geçerek yargı kurmuş, yargılaması devam eden ve soruşturması devam eden dosyaları gerekçe göstermiştir. Unutulmamalıdır ki hakkında cezai hüküm kesinleşmeyen herkes Masumiyet Karinesi altındadır.  İçişleri Bakanlığı’nın bu açıklama ve uzaklaştırma kararı hukuki değildir.

Kayyumu geri çekmeye evrensel hukuka dönmeye davet ediyoruz

Kayyum atanması sonrasında adeta 90’lı yıllarda bölgede uygulanan OHAL rejimini hatırlatırcasına Hakkari, Van ve Diyarbakır illeri ablukaya alınmış, Hakkari iline girişler yasaklanmış, birçok demokratik kitle örgütü ve STK temsilcisi polis şiddetine maruz kalmış, demokratik protesto haklarını kullanmaları polis eliyle engellenmiştir. Hakkari, Van ve Diyarbakır illerinden sonra tamamı bölgede bulunan 10 ilde daha valilikler eylem, etkinlik yasağı kararı almıştır.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konu hakkında yaptığı son açıklamada her ne kadar yargının verdiği karar kimseyi rahatsız etmesin demişse de daha yerel seçimlerin üzerinden 3 ay geçmeden halk oyuyla seçilmiş bir belediye başkanının yargının araçsallaştırılması suretiyle görevden el çektirilmesi tüm Türkiye kamuoyunu derinden rahatsız etmiştir. Ak Parti içinden de olmak üzere değişik partilerden, STK’lardan ve demokratik kamuoyundan bu hukuksuz uygulamanın derhal geri alınması yönünde çağrılar yükselmektedir.

Valiliklerin almış olduğu eylem ve etkinlik yasakları derhal geri çekilmeli, halkın anayasal, demokratik tepkilerine saygı gösterilmelidir. Siyasal iktidarı demokratik ve barışçıl bir geleceğin inşası için bu kritik süreçte sorumluluk içerisinde davranmaya, geçmişten ders çıkartarak Hakkâri Belediyesi’ne atanan kayyımı geri çekmeye ve demokratik ve evrensel hukuk değerlerine dönmeye davet ediyoruz. Demokrasi ve Barışı tesis etmek için kaybedecek daha fazla zamanımız yoktur”