X

DEM Parti PM toplandı: Mücadeleyi Büyüteceğiz

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(DEM Parti) Parti Meclisi, yeni dönemde kampanya ve planlama yapmak üzere Genel Merkezde toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan DEM Parti Eş Genel Başkanı  Tuncer Bakırhan, “Bu kampanyaları Türkiye halklarıyla, emekçileri, ezilenleriyle buluşturacağız, büyüteceğiz. Aş arayan, iş arayan özgürlük arayan, demokrasi arayan bütün çevrelere dokunacağız. Önümüzdeki dönem bu konuda büyük bir çaba ve çalışma içinde olacağız” ifadelerini kullandı. 

Konuşmasına Suruç’ta DAİŞ saldırı sonucu yaşamını yitiren 33 genci anarak başlayan Bakırhan şunları söyledi; ” Bugün PM üyelerimizle toplandık. En acil görevlerden biri AKP-MHP iktidarının topluma yönelik saldırıları karşısında güçlü bir mücadele yürütmektir. Siz de izliyorsunuz. Milyonlarca emekli aç ve yoksul. Asgari ücret açlık sınırının altında. Yoksulluk sınırının dörte biri kadar insanlar ücret alamıyorlar. Ama Türkiye devletinin, iktidarının tankları topları bütçesi işte kendilerinin olmayan bir savaşta, çatışmada, Türkiye sınırlarının ötesinde duruyor. Bunlar bizim mücadele gerekçelerimizdir. Yetmiyor on bin liraya mahkum etmiş, iki bin lira emeklilere zam yaparak büyük bir şey bahşetmiş gibi, devrim gibi lanse ediyorlar, sanki 12 bin lirayla emekliler geçinebilecek, yaşamını sürdürebilecek. O kanallarda anlatılıp duruyor. Sanki 12 bin lira 12 trilyon gibi anlatılıyor. Neler alınmıyor, neler yapılmıyormuş. Meğer çok şey yapılıyormuş. Bu parayla sadece kuru soğan ve ekmek, zeytin ve peynir alabiliyor, bu bir ay geçinmek için yeterli olmayan bir ücret. Buna da karşı duracağız

“Nefes vergisi alacaklar”

Bunlar yetmiyor gibi yeni vergi paketleri açıklıyorlar. Nefes vergisi alacaklar. Emin olun bu çok uzak değil. Nefes ölçer takacaklar. Çünkü başka vergi koymadıkları kalem kalmadı. Bunlar bizim mücadele gerekçelerimizdir. Emekçilerle, ezilenlerle, geçinemeyenlerle, insanca yaşayamanlarla, adalet ve özgürlük arayan ama copla cezaeviyle yargıyla terbiye edilmeye çalışılan milyonlarla bizim mücadelemiz sürecektir. Hepimiz mücadele yoldaşıyız. Onun için PM’deki arkadaşlarımızın hiç olmadığı kadar bu dönem daha duyarlı, daha yoğun, daha çalışmalara kendisini katan, daha koşturan, giden, örgütleyen, partiyi büyüten bir anlayışa ve çalışma tarzına sahip olmaları gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu zorba düzeni bir gün mutlaka yenilgiye uğratacağız. Bu zorbalık sür git değil, bu zorbalık karşısında DEM Parti ve geçmiş geleneğimizdeki partileri de çok iyi biliyorsunuz, bugüne kadar diz çökmedi, boyun eğmedi. Bu zorbalığı kabul etmeyeceğiz. 31 Mart’ta bu zorbalığa karşı Türkiye halkları çok önemli bir cevap verdi. İşte tam da bu süreçte 31 Mart’ta bu zorba, zulüm, sömürü ve zam düzenine karşı iradesini ortaya koyan halklarla buluşma ve onları örgütleme, mücadele ederek bu iktidarı gönderme gibi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Örgütlenmemizi yeniden gözden geçirmeliyiz. Örgütlenmemizi büyütmeliyiz. Örgütlenme yoksa mücadele de yok. Örgütlenme yoksa bu zorba düzen karşısında başarıya ulaşma da yok. Önümüzdeki temel görevlerden biri de örgütlenmedir. Eğitim yoksa bir parti yok. Bir partinin paradigmasının, bir partinin mücadelesinin başarıya ulaşmasının en önemli adımı eğitimdir. Örgütlenme gibi önümüzdeki dönem eğitime de çok büyük bir önem vereceğiz. Toplumu savunmak için demokratik ittifakları büyüteceğiz, toplumu savunmak için mücadele ortaklığını büyüteceğiz, sahada hiçbir dönem olmadığı kadar mücadele edeceğiz. 

Türkiye halklarıyla, emekçileriyle, ezilenleriyle buluşup mücadeleyi büyüteceğiz

Dün Kadın Meclisimiz ‘Özgür ve Eşit Yaşamda Israrcıyız, Örgütleniyoruz’ kampanyasının startını verdi. Biliyorsunuz biz de Ekmek ve Adalet Buluşmalarımızın startını verdik. Önümüzdeki günler hem kadın meclisimizin hem de bizim  başlattığımız Ekmek ve Adalet Buluşmalarının başarıya ulaşması için elimizden gelen bütün çabaları ortaya koyacağız. Bu kampanyaları Türkiye halklarıyla, emekçileri, ezilenleriyle buluşturacağız, büyüteceğiz. Aş arayan, iş arayan özgürlük arayan, demokrasi arayan bütün çevrelere dokunacağız. Önümüzdeki dönem bu konuda büyük bir çaba ve çalışma içinde olacağız. 

Biz ekmek diyoruz onlar savaş diyor, biz adalet diyoruz onlar daha fazla imtiyaz diyor

Önceki gün Mardin’deydik. Orada kampanyamızın startını verdik. Büyük bir sahiplenme vardı. Oradaki emekçiler, tarım üreticileri geldiler, katıldılar, seslerini yükselttiler, sözlerini dile getirdiler. Çok ilginç şeyler söylediler. Kızıltepe biliyorsunuz Mezopotamya Bölgesi’nin en verimli toprakları üzerinde bir ilçemizdir. 400 bine yakın insan yaşıyor, tarımla geçinen bir ilçemiz. Bir kilo buğdayın çiftçiye maliyeti 10 TL. Açıkladıkları taban fiyatı 10 TL’nin altında bir fiyat. Ekmeyin diyor, tarımla uğraşmayın diyorlar, taban fiyat maliyetin altında ama üç buçuk milyar dolar para harcayarak buğday ithal ediyorlar, böyle bir mantık olabilir mi? Bir soru sormak lazım. Gerçekten toplumun geçinmesini, ekmesini, biçmesini mi istiyorsunuz yoksa üç beş AKP’li gıda ithal eden rantçıyı zenginleştirmek mi istiyorsunuz? O kadar gözleri kara. Elektriğe yüzde yüz zam, devlet su işlerine bağlı sulama birliklerinin verdiği suya yüzde 60-400 arasında zam. Mazota yüzde 100 zam. Buğdayın taban fiyatına ise sadece yüzde 10 zam. İşte bu iktidar çiftçi, köylü, emekçi düşmanı bir iktidardır, bu somut örnekler de bunu net bir şekilde ortaya koyuyor. Biz ekmek diyoruz onlar savaş diyor. Biz adalet diyoruz onlar daha fazla imtiyaz diyor. Biz eşit adil düzen diyoruz onlar itaat edin diyorlar. İtaat onların kültüründe var ama dün Garip Dede Dergahı’ndaydık. Bizim kim olduğumuzu da unutuyorlar. 1340 yıldır Hüseyni bir direnişin, bir geleneğin, bi mücadelenin devamı olduğumuzu bilmiyorlar. Onlar itaat edin diyorlarsa biz de Hüseyni direnişi toplumun her sahasında, her zeminde hayata geçirmeye çalışan bir hareketiz. Derdimiz ortaktır. Edirnelinin de Amedlinin de Samsunlunun da ortak bir derdi var. Ekmek ve adalet. Dolayısıyla bizim ekmek ve adalet zemininde, Türkiye’nin dört bir yanında emekçilerle, tarımla uğraşanlarla buluşma zorunluluğumuz olduğunu belirtmek isterim. Yeni dönemde en büyük görev de sizlere düşüyor. Dün olduğu gibi bugün de yarın da layıkıyla güçlü bir şekilde yerine getireceğinize inanıyorum. Kimsenin şüphesi olmasın. Halklarımızın hiç şüphesi olmasın. Umudumuz tam, inancımız tam, mücadele edecek bu zam, zulüm ve sömürü düzenini değiştireceğiz. Türkiye’de halkların insanca yaşadığı, barış ve kardeşlik içinde yaşadığı demokratik bir ülke yarattığımızı belirtiyor hepinizi saygıyla selamlıyorum”

 

(Haber Merkezi)