Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 14 Temmuz 1982’de gerçekleşen büyük ölüm orucu direnişinin 42. yılı vesilesiyle bir açıklama yaptı. Açıklamada, Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek’in, direniş meşalesini yaktıkları belirtilirken tarihsel mücadele ve hesaplaşmanın her alanda devam ettiği ifade edildi.
DEM Parti MYK’sı tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı; “Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek bundan 42 yıl önce 14 Temmuz 1982 tarihinde darbecilerin; Kürtler, sosyalistler ve devrimciler başta olmak üzere bu ülke halklarına karşı başlattığı baskı, zulüm ve işkence sistemine karşı direniş meşalesini yakmıştır. 14 Temmuz, bu topraklarda eşitlik, özgürlük ve onurlu yaşamın tarihidir. 14 Temmuz direnişçilerinin “Bizler yaşamı uğruna ölecek kadar çok seviyoruz”, “Mezar taşıma halkına borçlu gitti diye yazın” sözleri halka adanmışlığın, devrimciliğin ve insan olmanın ahlaki ve vicdani ölçülerini belirlemiştir. Halkların iradesini kırmaya, toplumu esir almaya yönelik 12 Eylül 1980 tarihinde darbecilerinin gerçekleştirdiği saldırılar, işkence merkezi haline getirilen Diyarbakır 5 Nolu Askeri Cezaevi’nde başlatılan 14 Temmuz direnişiyle boşa çıkarılmıştır”
“Hesaplaşma bugün de her alanda keskin bir şekilde devam etmektedir”
14 Temmuz direnişinin bütün imkansızlıklara rağmen halk iradesinin güçlü ve kudretli olduğunu kanıtladığı belirtilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı; “12 Eylül darbesi ve darbeci zihniyet gelişen direniş karşısında amaçlarına tam olarak ulaşamamış, toplumu bütünüyle teslim alamamış olsa da bu amacından asla vazgeçmemiştir. Darbe mekaniği ve topluma karşı gelişen bu darbe kendisini süreklileştirerek bugüne kadar gelmiştir. Bu anlamıyla Türkiye siyasi tarihi darbeci zihniyet ile ona karşı gelişen direnişin tarihidir. Darbeci zihniyet nasıl kendisini süreklileştirip bugüne kadar getirdiyse, 14 Temmuz direnişi de Dörtler, Sema Yüceler, Mazlum Doğanlar ve demokratik siyaset alanında bedel ödeyen binlerce kişi tarafından sırtlanmış ve bugünlere taşınmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Bu tarihsel mücadele ve hesaplaşma bugün de her alanda keskin bir şekilde devam etmektedir. Bir yanda halk iradesine kayyım atayan, Kobanî Kumpas Davası ve Gezi Davalarında görüldüğü gibi halk temsilcilerine hukuksuz bir şekilde ağır cezalar veren ve onları cezaevlerinde rehin tutan, toplumun tümüne tecridi dayatan AKP-MHP darbeci zihniyeti; diğer yanda içeride ve dışarıda bu zihniyete karşı yürütülen kesintisiz mücadele devam etmektedir. Son olarak Hakkari Belediyesi’ne yapılan kayyım darbesine karşı insanlar günlerdir meydanlarda direniş halindedir. İradeye Saygı Yürüyüşü direnişinde olduğu gibi iradesine sahip çıkan insanlar yazın kavurucu sıcağına karşı günlerce yürüyüş gerçekleştirmiştir. Darbeci zihniyet bir yandan halk iradesine saldırırken öte yandan yarattığı soygun düzeni, ekonomik kriz, her kesime ve alana yönelik saldırılarıyla Türkiye toplumunun tamamını açlığa, yoksulluğa, geleceksizliğe mahkum etmiştir. 14 Temmuz’dan bugüne kadar süren direniş aynı zamanda halkın refah içerisinde, onurlu yaşamını savunma mücadelesidir.
Bu onurlu mirası sahipleniyor ve bundan sonra da mücadelemizde yaşatacağımızın sözünü veriyoruz. Partimiz başta olmak üzere Türkiye demokrasi güçleri topluma karşı işlenen suçların açığa çıkarılmasını sağlayacak bir mücadele birliği etrafında mutlaka buluşacaktır. Bu darbeci zihniyetten kurtuluş ancak ortak mücadele ile mümkündür”
(Haber Merkezi)