11 Temmuz’da Süleymaniye’nin Dukan ilçesine bağlı Surdaş köyünde, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla silahlı mücadelenin sonlandırılmasına ilişkin tarihi bir tören düzenlendi. Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Eşbaşkanı Besê Hozat’ın da aralarında bulunduğu 30 kişilik bir gerilla grubu, Şikefta Casenê’de gerçekleştirdiği törende silahlarını imha etti. Çok sayıda siyasetçi, sivil toplum temsilcisi, gazeteci ve aydının katıldığı törende silahların yakıldığı anlara tanıklık edildi.
Tören sırasında, silahlarını imha eden grup tarafından silah envanteri, gözlemci olarak katılan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) temsilcilerine teslim edildi. ÖHD Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, envanterin teslim alındığını ve sürece dair üç kurum olarak ortak bir rapor hazırlığı içerisinde olduklarını açıkladı. “Gerçekleşen törende imha edilen silahlara dair bir envanter listesi verildi. Bu liste, gözlemci olarak orada bulunan üç kuruma teslim edildi. Biz de kendi aramızda değerlendirme yaparak sürece dair bir rapor hazırlayacağız” dedi.
Mezopotamya Ajansından Dicle Müftüoğlu’na konuşan Ekin Yeter, süreci “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile başlayan ve kongre süreciyle gelişen bir barış adımı olarak tanımladı. Törenin yalnızca bir silah bırakma değil, aynı zamanda halklar arası barışın ve yeni bir müzakere döneminin sinyali olduğunu belirtti. Yeter, “Bu sadece silahların bırakılması değil; aynı zamanda demokratik hukuk ve siyaset zemininde güçlü adımların atılabileceğinin bir göstergesiydi” ifadelerini kullandı.
Ateşle yakılarak imha edilen silahların sembolik anlamına dikkat çeken Yeter, bu anın Kürt halkının ve bölgedeki ezilen toplulukların direnişini yücelttiğini ifade etti. “Silahların ateşle imhası, göğe yükselen direniş kodlarının sembolüdür. Bu tören, yeni bir dönemin habercisi olabilir” dedi.
Sürecin hukukçular, kadınlar, gençler ve sivil toplumun tüm kesimlerinin dahil olabileceği eşitlikçi bir barış sürecine dönüşmesini umduklarını belirten Yeter, Kürt halkının temel haklarının anayasal güvence altına alınmasının öncelikli beklenti olduğunu vurguladı.