Ana Sayfa Politika 13 Mart 2024 94 Görüntüleme

Gültan Kışanak: Herkes biraz DEM’lense iyi olur

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan adayı olan tutuklu siyasetçi Gülten Kışanak BBC Türkçe’ye verdiği demeçte “Sorunumuz seçimi kazanmak değil, siyasi darbeyle yıkılan demokrasiyi yeniden inşa etmek” dedi.

Kocaeli F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan  Kışanak, 5 yıllık azami tutukluluk süresi aşılmasına karşın tahliye edilmiyor.

DEM Parti’nin diğer Ankara Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı Öztürk Türkdoğan sahada, Gülten Kışanak ise cezaevi koşullarında seçim kampanyasına destek olmaya çalışıyor. Avukatları aracılığıyla BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kışanak, iktidar ve muhalefetin seçim kampanyasında birbirlerini “DEM’lenmekle” suçlamasına “Hepimizin ortak iyiliği için tüm partilere biraz DEM’lenme tavsiyesinde bulunuyorum” yanıtını verdi.

Gültan Kışanak’ın BBC Türkçe’nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

DEM Parti, iki seçimdir tutuklu siyasetçi aday göstermeme kararını sizin Ankara adaylığınız için bozdu. Yeniden aday olma kararını nasıl verdiniz, sizin için bu adaylığın anlamı nedir?

Türkiye siyasi tarihine baktığımızda, muhalefetin hep bir cezaevi sınavı olduğunu görürüz. Ancak 2016’dan bu yana durum daha vahim bir hal aldı. İçerideki siyasetçi sayısı rekor kırarken; dışarıda da muhalefet etmenin koşulları neredeyse ortadan kaldırıldı.

Hatta Can Atalay örneğinde gördüğümüz gibi içeriden gösterilen aday, seçimi kazansa bile cezaevinde tutulmaya devam ediyor. Ankara adaylığım, alışık olduğumuz siyaset dışında bir anlam taşıyor. Bu tutum hem hakikatin görünür olmasını sağlayan, hem de topluma vicdani ve siyasi sorumluluklarını hatırlatan bir tutum.

Ayrıca ve özellikle, tecrit edilmek, siyaset dışına itilmek istenen DEM Parti’nin ve Kürtlerin kadınların, tüm ötekilerin, başkentte bir irade göstermesinin önemli olduğunu düşünüyorum.

Neden Ankara’dan aday oldunuz? Nasıl bir iddia ortaya koyuyorsunuz?

Siyaset, kazanma kaybetme oyunu değil, toplumun sounlarına çözüm bulma yolu ve yöntemidir. Demokrasi sorunu, Kürt sorunu ve kadınların özgürlüğü sorunu gibi kronikleşmiş sorunlarımız var. Kazanma, kaybetme retoriğine indirgenen siyaset, bu soırunları konuşamıyor ve çözüm üretemiyor.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak görev yaparken, İçişleri Bakanlığı’nın emriyle görevden alındım ve yerime kayyum atandı. Halkın iradesine yapılan kayyum darbesi, bununla da kalmadı. 2019 yılında ikinci kez tekrarlandı. Aralarında Diyarbakır, Van ve Martin gibi büyük şehirlerin bulunduğu 50’den fazla il ve ilçede, tam 8 yıldan beri halkın seçilmiş temsilcileri yok, iktidarın memurları var.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’la aynı cezaevindeyiz. Diğer eşbaşkan Selahattin Demirtaş Edirne F Tipi’nde, BDP EŞ Genel Başkanı Sebahat Tuncel Sincan Cezaevi’nde. Daha niceleri. Son olarak Can Atalay Örneği var…

Demek ki sorunumuz seçimi kazanmak değil, siyasi darbeyle yıkılan demokrasiyi yeniden inşa etmek. Ankara bu iddiayı ortaya koymak için doğru bir tercih. Tabii bu çok büyük bir iddia. Bir seçim süreciyle sınırlanmayacak bir iddia. Demokrasiyi ve barışı kazanmak için seçimden sonra da devam edecek bir mücadele.

Cezaevi koşullarında nasıl bir seçim çalışması yürütüyorsunuz? Ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Kocaeli F tipi Cezaevi’nde siyasi rehine olarak tutuluyorum. Bu cezaevi yüksek güvenlikli, tecrit esasına göre dizayn edilmiş, üçer kişilik hücrelerden oluşuyor. Bu nedenle iletişim imkanları çok kısıtlı. Dışarıdan yeterli bilgi almam, kampanyaya güncel katkılar yapmam neredeyse imkansız. Hatta Adalet Bakanlığı seçim kampanyasında kullanılmak üzere, dışarıya fotoğraf göndermeme bile izin vermedi.

İmkanlarımı zorlayarak, röportajlar ve halka hitaben yazdığım bazı metinlerle kampanyaya katılmaya çalışıyorum. Dışarıda güçlü bir kadın dayanışması var, benim adıma kampanyayı ağırlıklı olarak kadınlar yürütüyor.

‘Herkes biraz DEM’lense iyi olur’

Hem iktidar hem de CHP dahil muhalefet, birbirlerini “DEM’lenmekle” eleştiriyor. Siz bu tutumu nasıl yorumluyorsunuz?

DEM Parti, Türkiye siyasetinin ana kulvarlarından biridir. Radikal demokrasinin, toplumsal barışın, demokratik bir gelecek arayışının temsilcidir. TBMM’nin üçüncü büyük partisidir. Bu siyasi kulvar, genişleyerek yoluna devam edecektir. DEM Parti”yi yok sayarak siyaset yapmak imkansızdır.

Şimdiye kadar iktidar da muhalefet partileri de DEM Parti geleneğini, tecrit ederek, siyaset yapmaya çalıştı. Gelinen noktada kendileri için siyasi açmaz yaratırlar. Siyasetteki bu açmaz ortadan kaldırılmalı.

Hatta espriyle de olsa “Herkes biraz DEM’lense iyi olur” demek istiyorum. DEM Parti ile siyasal diyalog kurmak, diğer partileri demokrasiye bir adım daha yaklaştırır. DEM Parti ile ilişki kurmak, partileri ayrımcılık siyasetinden uzaklaştırır. Barışa, kadın siyasetine, ekoloji siyasetine yaklaştırır.

‘Kayyum demokrasi ayıbıdır, önceki Belediye Kanunu’na geri dönülmelidir’

Can Atalay, milletvekili seçilmesine karşın tahliye edilmedi. Seçilmeniz halinde benzer bir durumu yaşama endişesiz var mı? Kayyum uygulamalarının yeni dönemde yumuşayacağına dair bir beklentiniz var mı?

Endişeyle korkuyla, kaygıyla siyaset yapılamaz. Böyle bir endişem yok. Seçme ve seçilme hakkı en temel yurttaşlık hakkıdır. Kayyum, Kürt yurttaşların temel haklarının gasp edilmesidir. Buna izin vermeyiz.

Siyasetin görevi, çözüm üretmektir. Beklentili siyaset, kendisini işlevsiz bırakır. DEM Parti, demokrasi mücadelesinin en güçlü aktörüdür. Seçimlerden güçlü bir sonuç elde edecek ve seçimden sora halkla birlikte kayyum tehdidine karşı mücadele edecektir.

Ben bu soruyu yanıtlarken, televizyondan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı dinliyorum. “Yüzümüze hakikatleri haykırın, haykırın ki hatalarımız görüp, kendimizi düzeltelim” diyordu. Söylüyorum; kayyum büyük bir hataydı. Hiçbir gerekçeyle halkın sandıktan çıkan iradesi ortadan kaldırılamaz.

Tabii ki belediye başkanları suç işlerse herkes gibi yargılanmalıdır. Ama kesinleşmiş yargı kararı olmadan, halkın iradesine müdahale edilemez.

Ayrıca suçların şahsiliği ilkesi vardır. Belediye başkanına yönelik bir soruşturma bahane edilerek Belediye Meclisi feshedilemez. Kayyum demokrasi ayıbıdır. Bu ayıp ortadan kaldırılmalı, önceki Belediye Kanunu’na geri dönülmelidir. (BBC TÜRKÇE)

 

Yorumlar

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Hazır Site by Uzman Tescil webmaster