Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi(DEM Parti) Kobani Davasında verilen cezaları Diyarbakır’da protesto etti.
Diyarbakır’da düzenlenen kitlesel yürüyüş Demokratik Bölgeler Partisi(DBP) İl binası önünde başladı. Yürüyüşe DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DBP Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır, DEM Parti milletvekilleri, yöneticeleri ve çok sayıda partili katıldı.
Yürüyüşün ilk saatlerinden itibaren kolluk kuvvetleri ve kitle arasında gerginlik yaşandı. DEM Parti İl Eş Başkanları ve emniyet arasında yürütülen müzakereler sonucunda yürüyüşe izin verildi.
Basın mensuplarına polis engeli
Yürüyüşü takip etmeye çalışan gazeteciler abluka altına alındı. Gazetecilerin yürüyüş takip etmelerini engellemek için polisler etten duvar ördü. Alandan uzaklaştırılan gazetecilere polis anonslarında “zoom” yaparak çekim yapın zorluk çıkarmayın denildi.
Hatimoğulları:Bu dava Kürt halkından ve ezilenlerden intikam alma davasıdır
Diyarbakır İstasyon Meydanına ulaşan DEM Parti heyeti basın açıklaması düzenledi. Burada konuşa DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Şimdi biz bir kampanya süreci başlattık. Bu karar hukuki bir karar değildir, siyasidir. Erdoğan ve Saray’daki küçük ortağının Ankara’dan verdikleri demeçlerle, genel merkezlerinde yazdıkları iddianamelerle hazırlanmış bir davadır Kobanî Kumpas Davası. Bu dava siyasi değil diyorlar. Her yerde söylediğimiz gibi kez daha tekrarlıyoruz. Bu dava ezilenlerden, sömürülenlerden, Kürt halkından intikam alma davasıdır. Bu dava düzmece bir kumpas davasıdır. Bileğimizi siyaseten bükemeyen AKP ve ortakları, bu dava ile bizlere diz çöktüreceğini sanıyor. Ama HDP ve dostları, Türkiye demokrasi güçleri asla diz çökmedi” dedi.
Arkadaşlarımızdan devraldığımız bayrağı onurla ve gururla taşıyacağız
Bu karar açıklandıktan sonra Sevgili Figen Yüksekdağ’ı ve Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret ettiğini ifade eden Hatimoğulları şunları söyledi; “Sevgili Figen ve Sevgili Selahattin, “Bu dava bir kumpas davasıdır. Biz siyasi saiklerle içerideyiz. Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmediği sürece siyasi rehinelik halleri herkes için devam edecektir. Öncelikle Kürt sorunu çözülmeli ve tecrit ortadan kaldırılmalıdır. Bizler bu karar karşısında boyun eğmeyeceğiz, diz çökmeyeceğiz. Büyük bir sorumlulukla dimdik ayakta durmaya devam edeceğiz. Hakları için direnen değerli halklarımıza selam ve sevgilerimizi iletiyoruz”. Biz de buradan başta Kobanî Kumpas Davasında siyasi rehine olarak tutulan arkadaşlarımız olmak üzere bütün tutuklu arkadaşlarımıza söz veriyoruz: Siz içeride biz dışarıda o soğuk duvarları, o demir parmaklıkları parçalayana denk mücadelemiz devam edecek. Sizden aldığımız bayrağı büyük bir onur ve gururla taşıyacağız. Türkiye’de ve Ortadoğu’da Kürt halkı özgürleşene ve haklarını alana dek, bu coğrafyada yaşayan bütün halklar ve inançlar kendi kültürlerini ve inançlarını özgürce yaşayana dek, kadınlar eşit ve özgür olana dek, geleceği kuran gençler özgür olana dek mücadelemiz devam edecek.
Arkadaşlarımız özgürleşene dek kampanyamız ve çalışmalarımız devam edecek
Bizler Kobanî Kumpas Davasını boşa düşürdük. Alınan kararları hukuki olarak değerlendirdiğimizde bu kumpas davası düşmüştür. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar ortadadır. İnanıyoruz ki yürüteceğimiz mücadeleyle, ortak bir mücadeleyle arkadaşlarımızı en kısa zamanda özgürleştireceğiz. Arkadaşlarımız özgürleşene dek kampanyamız ve çalışmalarımız devam edecek. Hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. Özgür günlerde buluşmak dileğiyle”