Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun Mayıs ayında aldığı bir kararla Srebrenitsa katliamının 11 Temmuz’daki yıldönümü ilk kez uluslararası bir anma günü olarak kutlama kararı aldı.
BM tarafından soykırım olarak kabul edilen Srebrenitsa katliamı, 1990’ların başında Yugoslavya’nın dağılmasının ardından Bosna’da patlak veren savaşın doruk noktasıydı. Dağılmanın ardından ortaya çıkan ülkelerden biri olan Bosna’da, bir yanda Sırbistan tarafından desteklenen Bosnalı Sırplar, diğer yanda Boşnaklar ve Hırvatlar olmak üzere üç toplum çatışma halindeydi.
Bir zamanlar zengin gümüş ve tuz madenleriyle tanınan Srebrenitsa’da yaklaşık 40 bin Boşnak Müslüman yaşıyordu. Bu insanlar 1992-1995 savaşı sırasında Bosnalı Sırpların etnik temizlik kampanyasından kaçmak zorunda kaldılar.
Srebrenitsa 1993 yılında BM tarafından güvenli bölge ilan edildi ve uluslararası barış gücü askerleri bölgeyi her türlü saldırıya karşı korumakla görevlendirildi.
Ancak Temmuz 1995’te Bosnalı Sırp General Ratko Mladiç liderliğindeki güçler kasabaya saldırarak barış gücü askerlerini bozguna uğrattı.
Sırp güçleri; erkekleri ve erkek çocukları kadınlardan ayırdı ve bu, çoğunun canlı olarak görüldüğü son andı. Ya toplu halde öldürüldüler ya da kaçmaya çalıştılar ve Srebrenitsa çevresindeki ormanlık tepelerde kovalandılar. Çoğunun
Yaklaşık 8 bin erkek ve erkek çocuğun öldürüldüğü bu olay, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’nın gördüğü ilk ve en kötü kitlesel vahşeti olarak nitelendiriliyor. Yaklaşık bin kişinin kemik kalıntıları hâlâ kayıp.
Ratko Mladiç, Bosnalı Sırpların savaş döneminde lideri olan Radovan Karadziç gibi, soykırım da dahil olmak üzere savaş suçlarından ömür boyu hapse mahkum edilirken, yaklaşık 50 Bosnalı Sırp da hüküm giydi.
BM’nin 11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımını Uluslararası Düşünme ve Anma Günü olarak ilan eden son kararı da katliamın inkâr edilmesini ve savaş suçlularının yüceltilmesini kınıyor.
Ancak Bosnalı Sırpların çoğu ve Sırbistan’daki pek çok kişi 1995 yılında Srebrenitsa’da yaşananların bir soykırım olduğunu defalarca reddetti.
Bazı aileler sevdiklerini toprağa vermek için hâlâ bekliyor
Kimlik belirleme süreci uzun ve zor olduğu için bazı Boşnak aileler sevdiklerini toprağa vermek için onlarca yıldır bekliyor.
Sabrija Hajdarevic eşinin sadece kafatasını gömebildi.
Babasının kemik kalıntıları henüz bulunamadı, ancak Srebrenitsa’daki evlerinin yakınlarında öldürüldüğünü biliyor.
Annesi cinayete tanık olmuş ve Sabrija’nın Facebook sayfasında sakladığı, babasının ölümünü belgeleyen bir fotoğraf da var.
Babasının öldürülmesinden altı ay sonra annesi de ölmüş.
“Kederden” diyor Sabrija gözyaşlarını tutamayarak.
Srebrenitsa katliamının pek çok kurbanı, eski BM barış gücü üssünün yakınındaki Potocari mezarlığında toprağa verilmiş.
Binlerce sade beyaz mezar taşı, bir tepenin yamacında, ormanla çevrili bir alanda yer alıyor.
Her yıl katliamı anma töreninde, son 12 ay içinde kimlikleri tespit edilen kurbanların kemik kalıntıları Potocari’ye gömülüyor.
Berija Delic da kocasını katliamda kaybedenler arasında. Kemik kalıntıları ancak 10 yıl sonra bulundu ve 2010 yılında defnedildi.
Berija geçen yıl, savaştan sonra sığındığı Malta’dan Srebrenitsa’ya dönmeye karar verdi.
Müslüman olan oğlu Sırp Ortodoks bir kadınla evlendi.
Berija gelininin “baklavasını çok sevdiğini” söylüyor ve “hasta birine kan nakli yapılması gerektiğinde kimse Müslüman, Katolik ya da Ortodoks olup olmadığını sormaz” diye devam ediyor.
1990’lardaki savaştan önce Srebrenitsa büyük ölçüde Boşnak Müslümanların yaşadığı bir yerken, şimdi Sırp nüfus çoğunlukta ve bölgede yaşayanların bir kısmı savaş sırasında askerlik yapmış.
Berija, “Şimdi bile kasabada dolaşan birini görüyorsunuz ve onun (Boşnakları) öldürdüğünü biliyorsunuz ama sessiz kalıyorsunuz, bununla başa çıkamıyorsunuz” diyor. (BBC Türkçe)