Connect with us

Politika

Suavi’nin Seydişehir konserini Ülkü Ocaklar iptal ettirdi

admin

Published

on

Sanatçı Suavi’nin 30 Ağustos’ta Seydişehir Belediyesinin düzenlediği organizasyonda vereceği konser iptal edildi. Belediye Başkanı Hasan Ustaoğlu da sosyal medya hesaplarından, Suavi’nin yer almadığı konser tanıtımını paylaştı.

Seydişehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Evrensel’e verdiği görüşte konserin iptal edildiğini doğruladı.

Verilen bilgide “19 Ağustos’ta Beykoz’daki konserde yaşananlar nedeniyle böyle bir karar aldık. Salı günü iptal kararı aldık, sanatçıyla da görüştük. Suavi Bey anlayışla karşıladı” denildi.

İki gün önce Suavi, Beykoz Belediyesinin düzenlediği “19 Ağustos Dünya Beykozlular Günü” organizasyonunda sahne aldı. Konserden önce bir grup ülkücü, konsere saldırı girişiminde bulundu. MHP Beykoz İlçe Başkanlığı da konserden önce Suavi’yi hedef göstermişti.

Ülkü Ocakları hedef gösterdi

Seydişehir’in Sesi isimli yerel haber sitesinin aktardığına göre de Seydişehir Ülkü Ocakları başkanı, Suavi’nin konserinin iptal edilmesiyle ilgili belediyeyle görüştü. Seydişehir Ülkü Ocakları Başkanı Akın Bozkurt şöyle konuştu: “İlçemizde 30 Ağustos Zafer Bayramı etkinlikleri kapsamında yapılması planlanan Suavi konserinin milli hassasiyetlerimize uymadığı gerekçesiyle Seydişehir Belediye Başkanlığı’yla birtakım görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu görüşmeler sonucunda Seydişehir Belediyesi tarafından konser iptal edilip, milli vicdandaki açılan yara büyümeden kapanmıştır.”

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Politika

CHP Meclis’in Can Atalay için 10 Eylül’de yeniden toplanmasını istedi

admin

Published

on

By

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarına rağmen milletvekilliği hakları iade edilmeyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumu için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 10 Eylül’de olağanüstü toplanması talebiyle ikinci kez Meclis Başkanlığı’na başvuruda bulundu.

CHP’nin başvurusunda, Anayasa Mahkemesi’nin Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin “yok hükmünde” olduğuna dair kararına atıfta bulunularak, Meclis araştırması açılması talep edildi. Başvuruda, “Bu Anayasa ihlalinin ve hukuk dışı tutuma son verilebilmesi için TBMM’nin ivedilikle toplanarak Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu kararının gereğinin ya Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararını Genel Kurula sunarak ya da uygun görülen diğer bir yöntemle re’sen yerine getirmesi gerekmektedir” ifadeleri yer aldı. Ayrıca, AYM’nin kararının okutulması ve Atalay’ın milletvekilliği haklarının iade edilmesi gerektiği vurgulandı.

Arbede Atalay’ın durumunun  görüşülmesini engelledi

CHP, 16 Ağustos’taki oturumda AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan’ın TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’a kürsüdeyken saldırması ve çıkan arbedenin Atalay’ın durumunun ayrıntılı olarak görüşülmesini engellediğini belirterek, ikinci başvurusunu yaptı. Araştırma önergesini CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Grup Başkanvekilleri imzalarken, önergeyi Meclis Başkanlığı’na CHP Grup Başkanvekili Murat Emir sundu.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un başvurunun ardından Meclis’i toplantıya çağırıp çağırmayacağı henüz belli değil. Kurtulmuş, daha önce aynı konuda ikinci kez olağanüstü toplantı talep edilemeyeceğini belirtmişti. CHP ise TBMM içtüzüğünde bu duruma dair herhangi bir hüküm bulunmadığını savunarak, bu tutumun “yeni içtüzük kuralı ihdası” anlamına geleceğini ileri sürdü. Ayrıca, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, AYM kararının dikkate alınmamasının anayasa krizini devlet krizine dönüştürdüğünü belirterek, bu konuda alınacak önlemlerin araştırılması için Meclis Araştırma Önergesi verdiklerini açıkladı.

CHP, Anayasa Mahkemesi kararının uygulanarak, Atalay’ın milletvekilliği haklarının iade edilmesi ve tahliye edilip Parlamento’da yerini almasının sağlanması gerektiğini savunuyor. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa ve içtüzüğe uygun bir karar vermesi beklentisini dile getiren CHP, bu konuda görüşme talebinde bulundu.

(Haber Merkezi)

Continue Reading

Politika

DEM Parti’den Adalet Bakanlığına Başvuru: “Abdulkadir Kuday tahliye edilsin”

admin

Published

on

By

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, milletvekilleriyle birlikte Metris R Tipi Cezaevinde bulunan ve sağlık durumu günden güne kötüleşen Abdulkadir Kuday için Adalet Bakanlığına başvurdu. Kuday’ın tahliye edilmesi ve insan onuruna uygun koşullarda tedavi edilmesi talep edilen başvuruda, Adli Tıp Kurumu (ATK) raporlarına rağmen Kuday’ın serbest bırakılmadığına dikkat çekildi.

Başvuruya göre, 2021 yılında bel fıtığı ameliyatı olan Abdulkadir Kuday, yanlış teşhis nedeniyle üç ay sonra ALS hastalığıyla mücadele etmek zorunda kaldı ve bu süreçte kısmi felç geçirerek yatalak hale geldi. 30 Ekim 2023’te ATK tarafından “yaşamını tek başına idame ettiremez” raporu verilen Kuday, 20 Ağustos 2024’te durumu ağırlaştığı için Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi’ne kaldırıldı. Ancak burada insan onuruna aykırı koşullarda tutuldu ve kötü muameleye maruz kaldı. Başvuruda, “Kuday, su ve yemek ihtiyaçları karşılanmadığı ve refakatçi izni verilmediği için hapishaneye geri dönmek istemiş, ancak bu durum ‘tedaviyi reddettiği’ şeklinde kamuoyuna yansıtılmıştır” denildi.

Avukatlarının 2 Eylül 2024 tarihinde Kuday ile yaptığı görüşmede, Kuday’ın durumu hakkında çarpıcı detaylar ortaya çıktı. Başvuruda, “Kuday, avukat görüş odasına sedyeyle gelmiştir ve 40 kilonun altına düştüğü, kemiklerinin sırtına battığı ve nefes almakta güçlük çektiği gözlemlenmiştir. Hastaneye getirilmesi halinde entübe edileceği, kalbinin her an durabileceği belirtilmiştir” ifadeleri yer aldı. Kuday’ın ailesi ise onun son günlerini ailesiyle birlikte geçirmek istediğini belirtti.

Başvuruda ayrıca, Kuday’ın hastalık nedeniyle infazının ertelenmesi talebinin İnfaz Kanunu’nun 25. maddesi gerekçesiyle reddedildiği, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına aykırı olduğu vurgulandı. Başvuruda yer alan talepler arasında, “Kuday’ın derhal serbest bırakılması, infaz kanunundaki ilgili maddenin yürürlükten kaldırılması ve serbest bırakılana dek insan onuruna uygun koşullarda tedavi edilmesi” istendi.

Başvurunun sonunda, “Mahpusun her an yaşamını yitirebileceği dikkate alınarak tüm bu işlemlerin ivedi olarak gerçekleştirilmesini arz ve talep ederiz” ifadelerine yer verildi. 

(Haber Merkezi)

Continue Reading

Politika

Sinan Çiftyürek: “Çiftçiler Hükümet İstifa Sloganları ile Sokakta”

admin

Published

on

By

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Tarım Komisyonu Üyesi Sinan Çiftyürek, Diyarbakır İl Eş Başkanları ile birlikte hükümetin tarım politikalarına ve artan çiftçi eylemlerine ilişkin Diyarbakır’da bir açıklama yaptı. Çiftyürek, tarımda son dönemde önemli gelişmeler yaşandığını belirterek, “Tarım Bakanlığı, bahçesini ve tarlasını iki yıl üst üste ekmeyen çiftçinin arazisine el koyma kararı aldı. Daha sonra Ziraat Bankası, kredi borcunun iki taksitini üst üste ödemeyen çiftçinin arazisini icra yoluyla satışa çıkarma kararı aldı. Ardından Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve hükümetin üreticiyi destekleyen politikalarını alt üst eden açıklamalar geldi” dedi.

Çiftçilerin son üç aydır eylemde olduğunu ve “hükümet istifa” sloganları attığını vurgulayan Çiftyürek, “Çiftçiler ilk kez net olarak ‘hükümet istifa’ sloganları ile sokağa çıktı. Çiftçi ekemiyor, aç kalıyor; binbir zorlukla ekiyor, yine aç kalıyor. Bu sefer maliyetinin altında satmak zorunda kalıyor. Diyarbakır’da karpuzda, Mardin’de soğanda, Karadeniz’de domateste gördüğünüz gibi ürünü tarlada kalıyor. Bu aynı zamanda tüketiciyi zorda bırakıyor. Üretici satamadığı için perişan, aç. Tüketici de bahçeden 5 liraya alınan ürünü markette 20 liraya, hatta 80 liraya alıyor. Bu kriz iki kesimi birden etkiliyor” ifadelerini kullandı.

“Bölge çiftçisi DEDAŞ’ın zulmü altında can çekişiyor”

Sinan Çiftyürek, çiftçinin üretimden soğuduğunu ve tarım devriminin merkezi olan bir coğrafya olan Kürdistan ve Anadolu’da bir gıda kriziyle yüz yüze kalındığını belirterek, “Bu da ciddi tehlikeler barındırıyor” dedi. Sadece GAP bölgesinin Hollanda’nın iki katı büyüklüğünde olduğunu ve Türkiye’nin ise 20 katı civarında olduğunu dile getiren Çiftyürek, “Hollanda’nın tarımsal ihracatı 94 milyar dolar, onun 20 katı büyüklüğünde olan Türkiye’nin tarımsal ihracatı ise 41 milyar civarında kaldı. Türkiye tarımsal ihracatta dünyadaki ilk 10 ülke arasına bile giremiyor. Bütün bunların nedeni hükümetin uyguladığı politikalardır” şeklinde konuştu.

Çiftyürek, “İktidarın sömürgeci siyaseti Kürdistan’ın kaynaklarını batıda temerküz ediyor. Bölge çiftçisi DEDAŞ’ın zulmü altında can çekişiyor. Peki, bu bölge enerji fakiri bir bölge mi? 790 tane hidroelektrik ve baraj santralı olan Türkiye’de bunun ilk büyük 10’u Kürdistan’da. Elektrik sıkıntısı yaşayan yer neresi? Yine Kürdistan. Biz enerji fazlasının batıya aktarılmasına karşı değiliz ama buranın kaynaklarının buraya verilmeden tümüyle aktarılmasına karşıyız” dedi.

“Zengin bir coğrafya, eti ve tarımsal ürünleri ithal ediyor”

Çiftyürek, yüksek tarımsal girdiler nedeniyle üreticinin ürününü satışa çıkardığında yüzde 10 bile artış alamadığını ve hükümetin çiftçiyi tüccara yönlendirdiğini belirtti. “Ortada bir üretim planlaması yok, serbest piyasa adı altında bir plansızlık var; toprakta, tarımda tekelleşme var. Bütün bunlardan dolayı tarım ve hayvancılık açısından bu kadar zengin bir coğrafya, eti ve tarımsal ürünleri ithal ediyor. Hayvancılık açısından bu kadar zengin Van bile bugün et yiyemez duruma geldi” diye ekledi.

Çiftyürek, Ziraat Bankası’nın küçük ve orta düzeyli çiftçilere karşı tutumunu eleştirerek, “Demirören, Doğan Grubunu alırken 800 milyon dolar kredi aldı ve 4 yıl boyunca ödeyemedi. Ziraat Bankası kısa süre önce Demirören ile bir anlaşma yaptı, düşük faizle 14 yıllığına ödemesi karşılığında. Küçük ve orta düzeyli çiftçinin iki taksitini ödemedi diye tarlasına, arazisine el koyan Ziraat Bankası, söz konusu Demirören olduğunda ona 1 milyar dolara yakın para veriyor. Burada çok net bir kaynak aktarımı var ve bu konuda hükümetin izlediği sermayeden yana politika var. Ziraat Bankası’nın bu politikasını kınıyoruz. Borcunu tahsil etmek istiyorsan, Demirören Grubundan tahsil et” dedi.

“Eğer bölücülük diyorsanız alın size bölücülük”

DEM Parti Tarım Komisyonu Sözcüsü Sinan Çiftyürek, “Hükümet, yandaş şirketlerin daha fazla kazanması için kaynakları buraya aktarıyor ve ithalata yöneliyor. Fakat üreticiye destek vermiyor. Şimdi gelen tepkiler nedeniyle bununla oynamaya başladı. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi bir şaşkınlık ifadesidir. Hükümette ciddi bir kafa karışıklığı var. ‘Kemer sıkma politikalarıyla 2025 yılını çıkarabilir miyim?’ diyorlar. Bütün kamuoyuna çağrımız var. Hükümetin işçi ile çiftçinin tepkisini birbirinden ayıran politikasına karşı üreticinin, çiftçinin, Türkiye ve Kürdistan güçlerinin ortak hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çözüm önerilerine de değinen Çiftyürek, “Tarıma stratejik sektör olarak bakmamız lazım. Teknoloji olmadan yaşarız, son derece sıkıntılı da olsa yaşarız ama buğday olmadan, gıda olmadan yaşam olmaz. O nedenle yerelleşme yüzyılı ile paralel olarak ‘tarım yüzyılı’ olmalıdır. Bütün belediyelerimiz tarım yüzyılı gerçeğinden hareketle, tarım politikalarını ve planlamalarını hükümetten beklemeden halkla birlikte yapmalıdır. Buna yönelik çabaları da var. Yıllardır GAP ve DAP devrede ama Kürdistan yoksul. Eğer bölücülük diyorsanız alın size bölücülük! Halkımız kendi çözümünü üretmelidir. Kendi kaynaklarımızı değerlendirmemiz gerekiyor ve bu konuda da belediyelerimize büyük görevler düşüyor. Ayrıca üretici ile tüketiciyi doğrudan buluşturmaya yönelik belediyelerimizin projeleri var. Ekolojik tarım en önemli meseledir” dedi.

(Haber Merkezi)

Continue Reading

Trending