Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu(KESK) Kadın Meclisi, Diyarbakır’da “Jin Jiyan Azadi” sloganı ile 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü çalışmaları startını verdiğini basın açıklaması ile duyurdu.
Amed Eğitim Sen 1 No’lu şube binasında yapılan basın açıklamasını KESK Kadın Meclisi adına Leyla Tuncer okudu. Ülkede ve dünyada yaşanan tüm krizlerin bedelinin kadınlara ödetilmeye çalışılmasına tahammüllerinin kalmadığını aktaran Tuncer, “Türkiye’de de uzunca bir zamandır etkisi açıkça hissedilen neoliberal politikalardan en fazla kadınlar etkileniyor. Çalışma biçimlerinin esnekleştirilmesi, sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması, iktidarın ekonomik, siyasal ve sosyal politikaları kadınların ev içindeki ve emek piyasasındaki konumunu olumsuz etkiliyor. Esnek, kısmi ve evden çalışma yaygınlaştırılıyor. Kadınların hane içindeki bakım görevlerini aksatmadan istihdam edilebilmelerini sağlayacak bir yöntem olarak kadınlara ataerki ile kapitalizmin çıkarlarını kesiştiren bir çalışma alanı yaratılıyor, Bu koşullar altında her beş kadından yalnızca biri kayıtlı, tam zamanlı istihdama erişebiliyor. Kadın işsizliği ise her zaman olduğu gibi tüm işsizlik türlerinde en yüksek olan işsizlik türü. Güncel verilere göre, genç işsizliği yüzde 32,3 iken genç kadın işsizliği yüzde 41,1. Kadınların eğitime katılım oranı artıyor ancak işsizlik oranında ciddi bir değişim olmuyor” dedi.
Her gün en az 3 kadın katlediliyor
Kadın işsizliği ise her zaman olduğu gibi tüm işsizlik türlerinde en yüksek olan işsizlik türü. Güncel verilere göre, genç işsizliği yüzde 32,3 iken genç kadın işsizliği yüzde 41,1. Kadınların eğitime katılım oranı artıyor ancak işsizlik oranında ciddi bir değişim olmadığını ifade eden Leyla Tuncer, ” AKP/MHP iktidarı ve yanına aldığı ittifaklar Kadına Karşı Şiddetin ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuzca çıktı, 6284 Sayılı Kanun’un yerli ve milli olmadığını her fırsatta dillendiren AKP-MHP iktidarı, gerici-milliyetçi yeni ittifakı ve medyasıyla kadın ve LGBTİ+ düşmanlığını, nefret söylemini yaygınlaştırıyor. Her gün en az 3 kadın katlediliyor. Faillerse cezasızlık, korumasızlık ve hukuksuzluk nedeniyle etrafta gezmeyi sürdürüyor. Kesintili eğitim sistemi ve MEB yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler özellikle kız çocuklarını evlilik adı altında istismara maruz bırakarak eğitimden koparıyor; ÇEDES gibi projelerle bilimsel eğitim yok ediliyor; çocuklara çok küçük yaştan itibaren katı cinsiyetçi iş bölümünü yeniden üretecek pratikler öğretiliyor. Fetvalarla, Diyanet’le bu sistem destekleniyor. Erkek egemen sistemin yeniden üretilmesi ile cinsiyetçi politikalar müfredata giriyor” dedi.
Kürt Kadınlarının mücadelesi küresel çapta ivme kazandırmıştır
Tuncer, “Kürt kadınlarının bir yaşam felsefesi olarak sloganlaştırıldığı “Jin, Jiyan, Azadi” şiarı tüm dünyaya yayılmış ve küresel çapta kadın mücadelesine ivme kazandırmıştır. İktidar odakları Fuhuş, üniformalı şiddet, uyuşturucu kullanımı kadın mücadelesini zayıflatmaya çalışarak yaygınlaştırmayı hedeflemektedir. 5 bin yıllık erkek egemen zihniyeti ve pratiklerini; görünmeyen kadınlardan ön görülemeyen kadınlara, erkek egemen sistemin saldırılarına maruz kalan kadınlardan öz savunma pratiğini yaşamsallaştıran kadınlara ve elbette örgütlenerek bir öz güce ulaşan kadınlara, birbirimizden öğrenerek dayanışarak aşacağımızı biliyoruz. Rojava’dan Filistin’e Afganistan’dan İran’a kadınların sesini sözünü eylemini çoğaltarak hep birlikte bu karanlığı aşacağız.Bu 8 Mart’ta da kamu emekçisi kadınları EMEĞİMİZ BEDENİMİZ KİMLİĞİMİZ BİZİM; MÜCADELEDE KARARLI ÖZGÜRLÜKTE ISRARCIYIZ şiarı ile işyerlerimizde, alanlarda yaşadığımız her yerde mücadele etmeye, eşitlik, özgürlük, emek, hak, adalet, barış ve laiklik için yıllardır verdiğimiz mücadeleye omuz vermeye çağırıyoruz” (Haber Merkezi)