Eğitim Sen Amed Şubeleri, şube binasında yaptıkları basın açıklaması ile Yıl Sonu Eğitim Raporunu duyurdu. 2023-2024 Eğitim yılında Diyarbakır’daki okulların niteliği ve eğitim sisteminde yaşanan sorunlara ilişkin hazırlanan raporda Diyarbakır’daki okullarının %87’sinin kalabalık olduğu ve Öğretmenlerin sadece %10,9’unun okullarını araç gereç yönünden yeterli bulduğu ifade edildi.
Ayrıca raporda Türkiye’de 442 bin 643 çocuğun eğitim sistemi dışında olduğu ve bölgede bu oranın fazla olmasının sebebinin anadilde eğitim sorunu olduğu ifade edildi.
Milliyetçi ve cinsiyetçi ideolojilere dair eğitim politikaları üretilmektedir
Türkiye’de tek tipçi eğitim sisteminin toplumu olumsuz etkilediği ifade edilen raporda şu ifadeler yer aldı; “Türkiye’de tek tipçi ve iktidarın ideolojik aygıtı olarak araçsallaştırılan eğitim sistemi ile ilgili sorunlar her sene olduğu gibi bu sene de milyonlarca öğrenciyi, aileyi, eğitim emekçisini ve toplumu olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Türkiye’de eğitim kamusal bir hizmet olmaktan çıkarılıp özelleştirilmeye ve dinselleştirilmeye çalışılmakta; tekçiliği olumlayan, milliyetçi ve cinsiyetçi ideolojilere dair eğitim politikaları üretilmektedir.
Uzun süredir eğitim sisteminde ve okullarda siyasal iktidarın ideolojik hedefleri doğrultusunda yoğunlaştırılmış din dersleri verilirken öğrenciler bilimsel eğitimden uzaklaştırılmaktadır. MEB’in hazırladığı “ Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” de bilimselliği, çok dilliliği ve kültürlülüğü; evrensel değerleri ve toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir yerden hazırlanmamıştır.
2023/24 eğitim öğretim yılında eğitimde bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler derinleşmiş, çocuklar ve gençler eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamış, eğitime erişimde yaşanan sıkıntılar ve anadilinde eğitim gibi en temel sorunlar varlığını sürdürmüştür. 6 Şubat depremleri üzerinden 15 aydan fazla süre geçmiş olmasına rağmen deprem bölgesinde eğitim öğretimde yaşanan sorunların sürüyor olması düşündürücüdür.
Siyasi iktidarın ülke genelindeki politikalarının eğitimdeki yansıması ÇEDES ve MESEM projeleri olarak karşımıza çıkmıştır. ÇEDES’le okullarda ve toplumsal yaşam alanlarında dini değerler temelli bir eğitim ve toplum yaşamı hedeflenirken, MESEM projesi ile öğrenciler ‘stajyer emeği’ ve ‘beceri eğitimi’ adı altında patronlara ucuz işgücü olarak pazarlanmaktadır.
MEB, yıllardır eğitimin kamusal niteliğini tamamen ortadan kaldırmaya çalışırken, öğrenci ve velileri açıkça özel okullara yönlendirme politikasında ısrar etmekte, bu durum resmi rakamlara da yansımaktadır. Özellikle 4+4+4 dayatması sonrasında, velilerin ekonomik koşullarını zorlayarak çocuklarını özel okullara gönderme oranı belirgin bir şekilde artmıştır”
Anadili Türkçe Olmayan çocuklar eğitim siteminde dezavantajlı
Anadili Türkçe olmayan çocuklar eğitim sistemi içerisinde dezavantajlı konumda oldukları belirtilen raporda şu ifadeler kullanıldı;
“Ulus devlet anlayışının temelinde yatan tek dilci anlayış eğitimin ideolojik bir aygıt olarak kullanımını güçlendirerek heterojen toplumların anadilinde kamusal hizmet almalarını engellemektedir. Anadilinde eğitim alamamak, bir yandan akademik becerileri ve başarıyı çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun düzeyde yakalamasını güçleştirirken, sadece dil ve ifade becerilerinde değil, duygusal ve sosyal gelişim süreçlerinde de olumsuz yansımalar yaratmaktadır. Eğitim bilimi açısından bakılacak olursa bir bireyin anadilini okul yaşamına katmamak, çocukların sağlıklı düşünmesinin ve yetişmesinin okul dışında bırakılması ve okul çağına kadar yaşadıkları, yaptıkları dilsel faaliyetin yok sayılması demektir. Eğitim makbul yurttaşlar yaratmanın bir aracı değildir. Tek dilci eğitim politikaları anadili Türkçe olmayan öğrencileri mağdur etmektedir.
Resmi verilere göre Türkiye’de resmi ve özel okullarda zorunlu örgün eğitim sisteminde kayıtlı 17 milyon 558 bin 25 öğrenciden, 442 bin 643’ü sistemin dışındadır. Eğitimini yarıda bırakanların sayısı bölgelere göre farklılık göstermektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde okulu terk edenlerin oranının diğer bölgelere oranla daha fazla olmasının temelinde anadilinde eğitim yapılmamasının ve ekonomik nedenlerin belirleyici olduğunu tahmin etmek zor değildir”
(Haber Merkezi)