BM’nin desteğiyle hazırlanan Gazze raporunda, Gazze’deki insani facianın, insan eliyle oluşturulan bir açlık felaketine yol açtığını kanıtlayan net istatistikler sundu. Raporu değerlendiren BM’nin en üst düzey insan hakları yetkilisi Volker Türk, BBC’ye yaptığı açıklamada, suçun büyük kısmının İsrail’de olduğunu söyledi ve İsrail’in Gazze’de açlığı bir savaş silahı olarak kullandığına dair “makul” bir argümanın söz konusu olduğunu anlattı.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Türk, niyetin bu olduğu da kanıtlanırsa, açlığın silah olarak kullanılmasının savaş suçu anlamına geldiğini belirtti.
Başbakan Benyamin Netanyahu’nun Likud Partisi’nden üst düzey liderlerinden İsrail Maliye Bakanı Nir Barkat, Türk’ün uyarılarını “Tam bir saçmalık ve söylenmesi tamamen sorumsuzluk olan şeyler” diye tanımladı. Barkat da, İsrail kabinesindeki diğer isimler gibi, İsrail’in ABD’nin ve dünyanın geri kalanının sunduğu tüm yardımların geçişine izin verdiğinde ısrarcı oldu. İsrail ayrıca, “Hamas istediğini aldıktan sonra geriye kalanları BM’nin dağıtamadığını” savunuyor.
Ancak Refah sınırının Mısır tarafında, Gazze’de çok ihtiyaç duyulan yardımlarla dolu kamyon kuyruğu uzuyor. Bir dizi karmaşık ve bürokratik kontrolü geçtikten sonra, İsrail üzerinden Gazze’ye girebiliyorlar.
Yeterli yardım gitmemesi yüzünden, Ürdün ve aralarında ABD ve İngiltere’nin de bulunduğu diğer ülkeler havadan paraşütle yardım atmak zorunda kaldı. Bu, insani yardım dağıtımındaki en etkisiz yöntem.
Havadan atılan yardımlardan bir parça alabilmek isteyen yerdeki Filistinliler, denize düşen yardımlara doğru yüzmeye çalışırken boğuldular ya da düşen yardım paraşütlerinin altında kaldılar.
İsrail, Gazze’ye karadan yardım yolunu tam anlamıyla açık tutsaydı ve Gazze’nin kuzeyine sadece yarım saatlik mesafede bulunan Aşdod’daki modern yük limanından yardım dağıtımına izin verilseydi, bunların hiç birine gerek kalmayacaktı.