İran’da kadınların iş gücüne katılımı, yasal ve kültürel engeller nedeniyle büyük zorluklarla karşılaşıyor. BBC’ye konuşan Neda, İran’da doğalgaz mühendisliği alanında yüksek lisans yapmış bir kadın, bir iş mülakatında kocasının çalışmasına izin verdiğine dair yazılı bir belge talep edilmesiyle karşılaştığını belirtiyor. Bu talep karşısında kendini aşağılanmış hissettiğini ifade eden Neda, “Onlara bir yetişkin olduğumu ve kararlarımı kendim verdiğimi söyledim” diyerek tepkisini dile getiriyor.
Neda’nın yaşadığı bu durum, İran’da kadınların iş gücüne katılımı konusunda karşılaştıkları yaygın zorlukların bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. İran yasalarına göre kadınlar, çalışmak için kocalarının iznine ihtiyaç duyuyor. Dünya Bankası’nın bu yıl hazırladığı bir rapora göre, İran, cinsiyete dayalı yasal engeller konusunda en kötü durumda olan ülkeler arasında yer alıyor. İran, Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Uçurumu raporunda, kadınların iş gücüne katılımı açısından ele alınan 146 ülke arasında en düşük sıralarda yer alıyor.
2023 verilerine göre İranlı kadınlar, üniversite mezunlarının %50’sini oluştururken, iş gücünün yalnızca %12’sinde yer alıyorlar. Cinsiyetçi yasalar, yaygın cinsel taciz ve kadınlara yönelik olumsuz tutumlar, çalışma ortamını kadınlar için zorlaştıran unsurlar arasında bulunuyor. Dünya Bankası’nın eski kıdemli danışmanlarından Nadire Çamlo, “İran’da bir dizi yasal ve kültürel bariyer, kadınları iş gücünün dışında tutuyor” diyerek, yasal düzenlemelerin yetersizliği, ücretlerdeki cinsiyet farkı ve iş yerinde kadınların ilerlemesi önündeki engellerin, kadınların iş gücüne katılımını kısıtladığını vurguluyor.
İran’da erkekler, eşlerinin çalışmasına yasal olarak engel olabileceklerinin farkında ve bu durumu kullanıyor. Bir İranlı girişimci olan Said, bir keresinde “Kızgın bir kocanın elinde demir sopayla ofise girip, ‘Sana kim karımı işe almana izin verdi?’ diye bağırdığını” belirtiyor. Said, bu tür olaylar nedeniyle bir kadını işe almadan önce kocasından yazılı izin aldığını anlatıyor. Benzer bir olayı hatırlatan Raziye, “Kızgın bir kocanın ofislerine girip CEO’ya ‘Karımın burada çalışmasını istemiyorum’ dediğini” ve bu olay sonucunda kıdemli bir muhasebeci olan kadının işten ayrılmak zorunda kaldığını aktarıyor.Bu tür olaylar, kadınların işe alınması konusunda işverenlerin çekincelerine yol açıyor. Nadire Çamlo, “İşverenler, kadınlar evlendikten sonra kocaları işten çıkmalarını isteyebilir diye bu kadınları eğitmeye yatırım yapmak istemiyor” diyerek, bu durumun kadınların iş gücüne katılımını daha da zorlaştırdığını belirtiyor.
İran’da kadınlar, aileleri ya da eşleriyle mücadele ederek işe girebiliyorlar ancak yasal ve kültürel engeller, kadınların iş gücüne tam anlamıyla katılmalarını zorlaştırıyor. İslam Cumhuriyeti Medeni Kanunu’nun 1105. maddesi, erkekleri ailenin reisi olarak tanımlıyor ve bu durum, kadınların iş yerinde erkeklere kıyasla daha düşük ücret almasına neden oluyor. Raz, çalıştığı her yerde kadınların işlerinin feda edildiğini söylüyor: “Son çalıştığım yerde bir yeniden yapılanma oldu ve işten çıkartılanların neredeyse tamamı kadındı.”
Bazı kadınlar, kariyerlerinde ilerleme şansı bulamadıkları için işlerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Adının açıklanmasını istemeyen bir kadın, 10 yıldan uzun süredir çalıştığı işini bırakıp evde kalmaya karar verdiğini, “Çünkü asla terfi alamayacağını bildiğini” belirtiyor. Erkeklerin hanelerin geçimini sağlayan başlıca kişi olarak görülmesi, kadınların hak ve ikramiyelere erişimini de olumsuz etkiliyor.
Sepide, Tahran Üniversitesi’nde sanat yüksek lisansı yapmış bir kadın, birkaç yıldır çalışmıyor. “Mezuniyetten sonra, tanıdığım birçok erkek gibi hayatımı kazanabileceğimi düşündüm ama sosyal, siyasi ve ekonomik yapı öyle bir tasarlanmış ki, bir kadının düzgün bir kariyere sahip olması ulaşılamaz bir rüya” diyerek, İran’daki zorlukları özetliyor. Zorunlu örtünme yasası da kadınların iş gücüne katılımını sınırlayan faktörlerden biri olarak dikkat çekiyor. (BBC Türkçe)