DOLAR
Alış: 34.41
Satış: 34.55
EURO
Alış: 36.35
Satış: 36.50
GBP
Alış: 43.54
Satış: 43.86
AKP Biatı
Türkiye ezici çoğunluğun kabulüne göre 21.yüzyılın en önemli seçimini geride bıraktı.
Toplumsal kırılma ve sürekli dillendirilen dip dalga paradoksunun kisvesinde atlatılan 14 Mayıs Seçimlerinin her iki taraf içinde tek kazanımı garip bir öğrenilmiş çaresizlik oldu.
14 Mayıs Seçimleri, kendi dünyalarında yarattıkları elitist kavramları ilke kabul eden bir kutbun, sosyal zeminin alt tabakasını pragmatizmin gölgesinde yöneten başka bir kutba yenilmesi ile sonuçlandı.
Türkiye’deki sosyolojik ve toplumsal yapının birleşenlerini bu iki kutbun ortaklaşa tercihlerine kurban eden alternatifsiz siyaset bütün argümanlarını tek seçimde tüketerek biat kültürünü kabullenmemiş kitlelerin köprüden önceki son çıkışlarını da kaçırtmış oldu. Dolayısıyla bu seçim kendine zaruri ikna edilmiş sorgucuların en büyük tavizi oldu.
Neumann’ın, “Suskunluk Sarmalı” teorisinde ifade edilen; kendi görüşlerinin toplum nezdinde, ‘kabul görmeyeceğini’ bilen sarmaldan çıkmış ve her zaman azınlıkta kalacağını bildiği halde görüşlerinden taviz vermeyen gruplar, Türkiye toplumsal yapısında “bir şeyleri değiştirmenin mümkün olmadığı” fikrine bağlanarak suskunlaştı.
Bu suskunluk biat kültürünün, toplumun alt tabakasından kendini entelektüel olarak tanımlayan kitlelere geçişini sağladı. Diktatöryel bir ideal olan biat toplumunun kurgucuları, kapitalist yönetimin argümanlarını sorgulayanlar için dezavantaj haline getirerek yokluk ve suskunluk arasında bir seçime zorladı.
Tahammül yetisini kaybetmek üzere olan Türkiye yönetici sınıfı “AKP BİATI” kervanında ilk yerini alanlardan oldu. Sorguladığı için dışlanmış bireyler, inanmışlıklarının tesellisinde dayanma gayreti gösterirken biat kültürü kurgucuları, kitle iletişim araçları ve ürettiği politikalar üzerinden “bizden olmayanlar nimetlerimizden mahrumdur” algısı, popüler kültürünün rol modeli “liyakatsiz yetkili” vitrinleri ile saflarında yer almayanlara yokluk ile baş başa kaldığı bir senaryo gösterdi.
Sorguladığı için dışlanan kitlelerin önemli temsilcilerini ayıklayarak baskı, zulüm ve sefalet içinde kalmaları için mücadele gösteren kurgucular, biat edenlerinin sonunu gizledikleri “biat etmeyenlerin hazin sonu” tiradını yerellerdeki vitrinleri aracılığıyla toplum önünde seslendirdi. Biat edenlerin safında “bir sana üç bana “ kavgası yaşanırken, değişimi kurgulamaya çalışanlar “Sustukça güvendesin “ algısına yenildi.
Sorgulayan koca bir kitle yumruğunu sıka sıka ya suskunlaştı ya da AKP Biatı vitrininde yerini almak için sıraya girdi.
Neyse ki huzursuz bir biatın karşısında gözü kara bir dayanışma ile baskı, sefalet ve zulme karşı mücadele eden mutlu azınlık, “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovacaklarmış, yaşasın onuncu köy “ demeye devam ediyor.
Yorumlar
Yorumlar (Yorum Yapılmamış)
Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Benzer Yazılar
-
Kadına şiddet “Devlet” eliyle meşrulaştırılıyor
-
Aynada Yüzleşmek
-
Türkiye’de Mülteci Kalmak: 5 yılda ne değişti?
-
Dünya’nın konuştuğu suikastın arkasında PJAK mı var?
-
Çözüm Süreci’nin yeniden başlama ihtimali var mı?
-
Düşler olmadan, yol da olmaz yolcu da
-
Türkiye’deki Kürt Sorunu: yol haritası arayışı
-
Bizim köyde kediye kedi diyorlar
-
Bize bir haller oldu ve ne olduysa yavaş yavaş oldu
-
İttihat Terakki’nin görünen, ötekileştiren gerçek yüzü