Tarih yazılan değil, yaşadıklarımızdır.

Sevdiklerinize üzüldüğünüz de, onları azarlamaktan vazgeçin.

Nasıl mı?

“Sen de öyle yapıp ‘Sarı öküzü vermeyecektin!

Şimdi yatak odasından alınmayı hak ettin!

Dedim ben sana savaş bombalarını,

bombacı yaratıkları okşama! gibi aslında

“Onu düşündüğünüz için” söylediğiniz suçlayıcı,  kırıcı sözler yerine şunları denemelisiniz

“Oligarşik sermayenin sofrasına ben senin yerinde olsam oturmazdım” demelisiniz

“Solcuyum, sosyalistim, demokratım, şairim, yazarım, gazeteciyim, aydınım diyerek yüz yıllık cumhuriyet tarihi boyunca oligarşi ile dönem dönem ters düşmüş olsa da dolaylı yoldan da olsa işbirliği içinde olanlar;

Kapıları çalındığında,

kuyruklarında basıldığında viyaklıyorsa,

bize düşen “Oh oldu size” demek elbette olmamalı.

Ama “Vay şöyle/vay böyle” diye abartılı güzellemeler yapmakta kibar bir deyimle oportünist kimliğin dışa vurumudur.

Özellikle kendinden başka derdi olmayan, agresif halktan/emekten kopuk birey ve küçükburjuva yapılar bu tür mağduriyetler üzerinden ve de ölümler üzerinden “Mal bulmuş mağrip” gibi nemalanmak için saf tutup geleneği yok sayan,

mirasyedi ezikliği içinde, inkarcı davranmaktadırlar.

80’li yıllar sonrası zorunlu ülke dışına çıkanlar için ne yaptınız?

Onların bıraktıkları emeği ve mirası hoyratça yiyip tüketmek dışında taş taş üstüne koydunuz mu?

Açık hedef gösterilen,

tehdit edilen gezi sonrası yurt dışına kaçarak canını kurtaran Mustafa Alabora gibi insanlar için ne yaptınız?

Bir kez adını ağzınıza aldınız mı?

Sayısız örnek var böyle.

Hrant Dink, Tahir Elçi gibi bir çok insan, açık hedef gösterildi ve katledildi.

Grup Yorum “Arananlar” listesine başlarına ödül konularak açık hedef haline getirildi.

150 bin KHK’lı mağdur için kılınızı kıpırdattınız mı?

Yüzlerce KHK’lı bebek anasıyla tutsak haberiniz var mı?..

“Ünlüler ile ‘ünlü’ olmak” gibi bir hastalık türedi. Biz her zaman; Yok sayılan, Ötekileştirilen karşı mahallenin delisi olduk.

İnsan olmaksa sorun, biz bize düşeni hep yaptık. Yapmaya da devam ediyoruz da,

sahi,

Siz nerelerdesiniz?

Papazın hikayesinin hangi sırasındasınız ?

Yoksa, filmin sonuna mı geldik de,

siz yeni yeni mi uyanmaya başladınız

Her mazlumun yanında yer almak, saf tutmak insanlık görevi ise, zalime dur demek, senden gözüküp sernayenin sofrasında çanak yalamak için gerdan kırmaları, ölümlere hangi gerekçeyle olursa olsun meşrutiyet kazandırmak için zalimle aynı ağızdan konuşanları ayıplamak ve eleştirmek de bir o kadar insanlık görevidir.

Bizim köyde kediye kedi diyorlar!

Ya siz de?